-
1 yan
бок (м) фланг (м)* * *1.1) бок, сторона́her yandan — со всех сторо́н, отовсю́ду
öte yandan — с друго́й стороны́
2) воен. флангyan ateşi — фла́нговый ого́нь
3) мат. часть уравне́ния ( левая или правая)2.1) боково́йyan cep — боково́й карма́н
yan kapı — бокова́я дверь
2) побо́чный3.ilâcın yan etkileri — побо́чные де́йствия лека́рства
в функции служ. имениyanına — к кому-чему
yanına oturduk — мы подсе́ли к нему́
yanıma gel — подойди́ ко мне
yanında söyledim — я сказа́л при нём
yanında taşımak — носи́ть при себе́
onun yanında benim hiç değerim yoktur — ря́дом с ним я ничего́ не сто́ю
o belge yanınızda mı? — э́тот докуме́нт при вас?
yanımdan git! — отойди́ от меня́!
••- yana- yana olmak
- sizden yanayız
- yanına almak
- annesini yanına almış
- ben seni yanıma alayım
- ama çok para veremem
- yan bakmak
- yan basmak
- yanı başında
- yanı başına
- yanına bırakmamak
- yanına komamak
- yandan bile geçmemiş
- yana çıkmak
- yan çizmek
- yan gelip oturmak
- yan gelip yatmak
- yan gelmek
- yan gözle bakmak
- yanına kâr kalmak
- yan tutmak
- yan yan bakmak
- yanına varılmaz
- yanına salâvata varılır
- yan yatmak
См. также в других словарях:
yandan çarklı — is. 1) Her iki yanında birer çarkı bulunan ve bu çarklarla ağır hareket eden vapur Yandan çarklı ilk altı vapur 1854 yılında işlemeye başladı. A. Boysan 2) argo Şekeri yanına konulmuş olan kahve veya çay … Çağatay Osmanlı Sözlük
hokka gibi oturmak — 1) giysi, vücuda iyice uymak Biraz kısaca olmasını kalınlığıyla telafi eden vücuduma hokka gibi oturan jaketatayımla bu gibi törenlerde beni daima... R. N. Güntekin 2) her yandan açıkça görünmek Sandallar ise her taraftan açıktı. Kadınlar hokka… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üşüşmek — e Her yandan çokça bir araya gelmek, toplanmak, birikmek, üşmek Bu centilmen sporcuyu tebrik için Fenerliler üşüştüler. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
bart burt tutmak — ansızın her yandan yakalamak, I, 341bkz: yart yurt tutmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yart yurt tutmak — ansızın her yandan yakalanmak I, 341bkz: bart burt tutmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
yan — is. 1) Bir şeyin ön, arka, alt ve üst dışında kalan bölümü Yolcuların girdiği iskele yanından kendini denize attı. M. Ş. Esendal 2) Sağ ve solun ortak adı, yön, taraf, cihet Yaşlı garson yanımıza geldi. Y. K. Karaosmanoğlu 3) Yer 4) Üst 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çarklı — sf. 1) Çarkı olan 2) is. Her iki yanda birer çarkı bulunan vapur Birleşik Sözler yandan çarklı … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçe — 1. is., hlk. Karşılıklı iki yandan her biri, yaka Suyun öteki geçesi. 2. zf. Herhangi bir saat başını geçerek, geçerken Gece yarısını iki saat geçe, misafirler dağıldılar. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
nakarat — is., müz., Ar. naḳarāt 1) Bir şarkıda her kıtadan sonra tekrarlanan ve bestesi değişmeyen parça, kavuştak Şirket vapurları, bir şarkının nakaratı gibi ikide bir geçerlerdi. A. Ş. Hisar 2) mec. Çok sık tekrarlanan, bundan dolayı bıkkınlık vererek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ne — 1. Türk alfabesinin on yedinci harfinin adı, okunuşu 2. zm., yi 1) Hangi şey 2) Her şey Ne görse ister. Kimin nesi varsa. Ne isterse yapar. 3) Birçok şey Neler söylüyor? İnsan aklı neler keşfediyor? 4) sf. Hangi Güzel heykel, ne yandan bakarsan,… … Çağatay Osmanlı Sözlük